بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَعْلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمْ وَمَا يُعْلِنُونَ ٧٤

Senin Rabbin, Onların sînelerinin saklamakda olduklarını da, açıklayageldiklerini de muhakkak biliyor.

– Hasan Basri Çantay

وَمَا مِنْ غَآئِبَةٍ فِى ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ إِلَّا فِى كِتَٰبٍ مُّبِينٍ ٧٥

Yerde ve gökde (en gizli) hiçbir gaaib müstesna olmamak üzere hepsi apaçık bir kitabdadır.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ هَٰذَا ٱلْقُرْءَانَ يَقُصُّ عَلَىٰ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ أَكْثَرَ ٱلَّذِى هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ ٧٦

Şübhesiz ki bu Kur'an Isrâîl oğullarına, hakkında kendilerinin ihtilâf edegeldikleri şeylerin pek çoğunu açıklar.

– Hasan Basri Çantay

وَإِنَّهُۥ لَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ ٧٧

Hakıykaten o, mutlak bir hidâyetdir, mü'minler için de bir rahmet.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِى بَيْنَهُم بِحُكْمِهِۦۚ وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْعَلِيمُ ٧٨

Muhakkak ki senin Rabbin onların arasındaki hükmünü yerine getirecek. O, mutlak gaalibdir, hakkıyle bilendir.

– Hasan Basri Çantay

فَتَوَكَّلْ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنَّكَ عَلَى ٱلْحَقِّ ٱلْمُبِينِ ٧٩

O halde sen Allaha güvenib dayan. Çünkü sen apaçık bir hak üzerindesin.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّكَ لَا تُسْمِعُ ٱلْمَوْتَىٰ وَلَا تُسْمِعُ ٱلصُّمَّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا وَلَّوْاْ مُدْبِرِينَ ٨٠

Zîrâ şübhesiz ki sen ölülere duyuramazsın. Arkalarını dönmüş kaçarlarken sağırlara da da'veti (ni) işitdiremezsin.

– Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَنتَ بِهَٰدِى ٱلْعُمْىِ عَن ضَلَٰلَتِهِمْۖ إِن تُسْمِعُ إِلَّا مَن يُؤْمِنُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُم مُّسْلِمُونَ ٨١

Ve sen o körleri sapıklıklarından ayırıb hidâyet verici de değilsin. Sen âyetlerimize îman edecek kimselerden başkasına (söz) dinletemezsin. İşte müslüman olanlar onlardır.

– Hasan Basri Çantay

وَإِذَا وَقَعَ ٱلْقَوْلُ عَلَيْهِمْ أَخْرَجْنَا لَهُمْ دَآبَّةً مِّنَ ٱلْأَرْضِ تُكَلِّمُهُمْ أَنَّ ٱلنَّاسَ كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا لَا يُوقِنُونَ ٨٢

O söz (ün ma'nâsı) kendilerinin aleyhinde (tahakkuk edib) vukuu (ve zuhuur) a geldiği zaman yerden bunlar için bir dâbbe çıkarırız ki bu, onlara insanların âyetlerimize kat'î bir kanâat beslemezler idiğini (başlarına kakarak) söyler.

– Hasan Basri Çantay

وَيَوْمَ نَحْشُرُ مِن كُلِّ أُمَّةٍ فَوْجًا مِّمَّن يُكَذِّبُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُمْ يُوزَعُونَ ٨٣

(Hatırla) o gün (ü ki) her ümmetin âyetlerimizi yalan sayanlarından bir cemâati toplayacağız. Artık onlar (kaafilelerin ardı alınıncaya kadar) tevkıyf olunacaklardır.

– Hasan Basri Çantay

حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءُو قَالَ أَكَذَّبْتُم بِـَٔايَٰتِى وَلَمْ تُحِيطُواْ بِهَا عِلْمًا أَمَّاذَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ٨٤

Nihayet (hesâb yerine) geldikleri zaman (Allah) buyurur ki: «Siz benim âyetlerimi, onları hiçbir bilgi ile kavramadığınız halde (körü körüne), tekzîb mi etdiniz? Ne idi o ısraar ile yapdığınız»?

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu